SeR0
Spys-Z
Konu hakkında: Bu konuda Georges Politzer'in derlediği Felsefenin Temel İlkerleri kitabından önemli kısımların alıntılarıyla sürekli güncellenecek bir konudur.
GİRİŞ/I.Felsefe Nedir?
Philo-sophia'nın (Philo, sevgi; sophia, bilgi) sözcük anlamı budur.
Felsefenin en kalımlı anlamı şöyledir: "Genel bir dünya anlayışıdır ki, bu anlayıştan, belli bir davranış tarzı çıkabilir."
Filozoflar, insanları, toplumu değiştirmeye çalışan bütün girişimlerden döndürürlerken, bu gibi çıkarları haklı gösteriyorlar.
Örnek:
Olgucular (Pozitivistler): En başta geleni, Auguste Comte, bir çok kimsenin gözünde bir "toplumsal reformcu"dur; ama gerçekten, o, burjuvazinin egemenliğinin sonsuz olduğuna inanır, ve onun "toplumbilim"i üretici güçlerden ve üretim ilişkilerinden habersizdir, bu da, bu toplumbilimi güçsüzlüğe mahkum eder.)
Seçmeciler (Eklektikler): En başta geleni, Victor Cousin, burjuvazinin resmi filozofu oldu; o, "doğru", "güzel", "iyi", "adalet" vb. adına, proleterya(emekçi)ya yapılan baskıyı ve hele 1848 Haziranında kitle halinde kurşuna dizilmelerini haklı gösteriyordu.)
GİRİŞ/II.Niçin Felsefeyi İncelemeliyiz?
Bugün, Birleşik Devletler'de olduğu gibi Fransa'da da M.Thiers'nin ardından gelenler, marksistler hakkında fikir davaları açıyorlar. Yalnız marksistleri değil ellerinden gelse onların felsefesini de yok etmek istiyorlar.
Lenin, kapitalist toplumu şöyle çiziyordu:
"Eski toplum şu ilkeye dayanıyordu: soy ya da soyul, başkaları için çalış ya da başkalarını kendin için çalıştır, köle sahibi ol ya da köle ol. Doğal olarak, böyle bir toplumda yetişen insanlar, deyim yerindeyse, analarının sütüyle birlikte şu halini, alışkanlığı, anlayışı da alırlar: ya bir köle sahibisin ya köle, ya da bir küçük mülk sahibi, bir küçük görevli, bir küçük memur, bir aydın - kısacası yalnıca kendini düşünen ve başkasını umursamayan bir insan.
"Eğer ben şu toprak parçacığını ekip biçiyorsam, başkaları benim için önem taşımaz; eğer bir başkası açsa, daha iyi, buğdayımı daha pahalı satacağım demektir. Eğer benim önemsiz bir hekim, mühendis, öğretmen, müstahdem olarak bir işim varsa, başkalarının benim için ne önemi var? Ola ki bu dünyanın güçlüleri karşısında dalkavukluk ede ede ve yaltaklana yaltaklana işimi koruma ve hatta sivrilme, bir burjuva olma başarısını göstereceğim."
Barbusse'ün de dediği gibi: "Gerekiyorsa, büyük bir dürüstlükle kendi kendini yenile!"
Bu gözlermler, devrimci bir savaşım için savaşım sözkonusu olduğu zaman değer kazanır. "Devrimci teori olmadan, devrimci eylem olmaz", diyordu Lenin.
GİRİŞ/III.Hangi Felsefe İncelenmeli?
a) Bilimsel bir felsefe: diyalektik materyalizm.
Eğer gerçeği (doğayı ve toplumu) değiştirmek istiyorsak, onu tanımak gerekir. İnsan, çeşitli bilimler yoluyla dünyayı tanır. Öyleyse, daha iyi bir yaşam için savaşımlarında, emekçilere yalnız bir tek bilimsel dünya anlayışı uygun düşebilir. Bu bilimsel anlayış, marksist felsefedir, diyalektik materyalizmdir.
— diyalektik olarak, evrenin en genel yasalarını, fizik doğadan düşünceye kadar, canlı doğaya ve topluma geçerek, gerçeğin bütün görünümleri için ortak olan yasaları inceler.
— materyalizm olarak, marksist felsefe, bilimsel bir dünya anlayışıdır, bilimsel, yani bilimlerin bize öğrettiklerine uygun tek dünya anlayışıdir.
"Materyalist doğa görüşü, der Engels, doğanın olduğu gibi, yabancı bir şey katmadan, yalın biçimde kavranmasından başka bir şey değildir."
Bilimlerin her biri, "doğanın, olduğu gibi" bir yönünü inceler. Marksist felsefe ise, "doğanın, olduğu gibi, genel olarak kavranılması"dır. Onun için her ne kadar bilimlerle özdeşleşmese de, bilimsel bir felsefedir.
Tarihsel materyalizm, diyalektik materyalizmin ilkelerini topluma uygular, (bunu da 15-21. derslerde inceleyeceğiz).
Diyalektik materyalizm ve tarihsel materyalizm, bilimsel sosyalizmin ve bunun sonucu olarak komünizmin teorik temelini oluştururlar.
GİRİŞ/I.Felsefe Nedir?
Philo-sophia'nın (Philo, sevgi; sophia, bilgi) sözcük anlamı budur.
Felsefenin en kalımlı anlamı şöyledir: "Genel bir dünya anlayışıdır ki, bu anlayıştan, belli bir davranış tarzı çıkabilir."
Filozoflar, insanları, toplumu değiştirmeye çalışan bütün girişimlerden döndürürlerken, bu gibi çıkarları haklı gösteriyorlar.
Örnek:
Olgucular (Pozitivistler): En başta geleni, Auguste Comte, bir çok kimsenin gözünde bir "toplumsal reformcu"dur; ama gerçekten, o, burjuvazinin egemenliğinin sonsuz olduğuna inanır, ve onun "toplumbilim"i üretici güçlerden ve üretim ilişkilerinden habersizdir, bu da, bu toplumbilimi güçsüzlüğe mahkum eder.)
Seçmeciler (Eklektikler): En başta geleni, Victor Cousin, burjuvazinin resmi filozofu oldu; o, "doğru", "güzel", "iyi", "adalet" vb. adına, proleterya(emekçi)ya yapılan baskıyı ve hele 1848 Haziranında kitle halinde kurşuna dizilmelerini haklı gösteriyordu.)
GİRİŞ/II.Niçin Felsefeyi İncelemeliyiz?
Bugün, Birleşik Devletler'de olduğu gibi Fransa'da da M.Thiers'nin ardından gelenler, marksistler hakkında fikir davaları açıyorlar. Yalnız marksistleri değil ellerinden gelse onların felsefesini de yok etmek istiyorlar.
Lenin, kapitalist toplumu şöyle çiziyordu:
"Eski toplum şu ilkeye dayanıyordu: soy ya da soyul, başkaları için çalış ya da başkalarını kendin için çalıştır, köle sahibi ol ya da köle ol. Doğal olarak, böyle bir toplumda yetişen insanlar, deyim yerindeyse, analarının sütüyle birlikte şu halini, alışkanlığı, anlayışı da alırlar: ya bir köle sahibisin ya köle, ya da bir küçük mülk sahibi, bir küçük görevli, bir küçük memur, bir aydın - kısacası yalnıca kendini düşünen ve başkasını umursamayan bir insan.
"Eğer ben şu toprak parçacığını ekip biçiyorsam, başkaları benim için önem taşımaz; eğer bir başkası açsa, daha iyi, buğdayımı daha pahalı satacağım demektir. Eğer benim önemsiz bir hekim, mühendis, öğretmen, müstahdem olarak bir işim varsa, başkalarının benim için ne önemi var? Ola ki bu dünyanın güçlüleri karşısında dalkavukluk ede ede ve yaltaklana yaltaklana işimi koruma ve hatta sivrilme, bir burjuva olma başarısını göstereceğim."
Barbusse'ün de dediği gibi: "Gerekiyorsa, büyük bir dürüstlükle kendi kendini yenile!"
Bu gözlermler, devrimci bir savaşım için savaşım sözkonusu olduğu zaman değer kazanır. "Devrimci teori olmadan, devrimci eylem olmaz", diyordu Lenin.
GİRİŞ/III.Hangi Felsefe İncelenmeli?
a) Bilimsel bir felsefe: diyalektik materyalizm.
Eğer gerçeği (doğayı ve toplumu) değiştirmek istiyorsak, onu tanımak gerekir. İnsan, çeşitli bilimler yoluyla dünyayı tanır. Öyleyse, daha iyi bir yaşam için savaşımlarında, emekçilere yalnız bir tek bilimsel dünya anlayışı uygun düşebilir. Bu bilimsel anlayış, marksist felsefedir, diyalektik materyalizmdir.
— diyalektik olarak, evrenin en genel yasalarını, fizik doğadan düşünceye kadar, canlı doğaya ve topluma geçerek, gerçeğin bütün görünümleri için ortak olan yasaları inceler.
— materyalizm olarak, marksist felsefe, bilimsel bir dünya anlayışıdır, bilimsel, yani bilimlerin bize öğrettiklerine uygun tek dünya anlayışıdir.
"Materyalist doğa görüşü, der Engels, doğanın olduğu gibi, yabancı bir şey katmadan, yalın biçimde kavranmasından başka bir şey değildir."
Bilimlerin her biri, "doğanın, olduğu gibi" bir yönünü inceler. Marksist felsefe ise, "doğanın, olduğu gibi, genel olarak kavranılması"dır. Onun için her ne kadar bilimlerle özdeşleşmese de, bilimsel bir felsefedir.
Tarihsel materyalizm, diyalektik materyalizmin ilkelerini topluma uygular, (bunu da 15-21. derslerde inceleyeceğiz).
Diyalektik materyalizm ve tarihsel materyalizm, bilimsel sosyalizmin ve bunun sonucu olarak komünizmin teorik temelini oluştururlar.